Türk Ticaret Kanunu'nda hisse senedi çıkarılmasına ilişkin emredici kurallarını, "esasa ilişkin olanlar" ve "şekle ilişkin olanlar" şeklinde ikiye ayırmak mümkündür.
Anonim şirketler tarafından çıkarılabilecek olan hisse senetlerine, Türk Ticaret Kanunu'nda oldukça geniş bir yer ayrılmıştır. Kanunun hisse senedi çıkarılmasına ilişkin emredici kurallarını, "esasa ilişkin olanlar" ve "şekle ilişkin olanlar" şeklinde ikiye ayırmak mümkündür.
Esasa ilişkin kuralların başında, anonim şirketin esas sermayesine karşılık gelen pay senetlerinin hamiline veya nama yazılı olması zorunluluğu gelmektedir. Ancak, bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamile yazılı hisse senetleri veya ilmühaberler çıkarılması mümkün değildir.
Çıkarılmış ise, o senetler hükümsüz sayılır (TTK, m.409). Yine, TT'ya göre, şirket esas sözleşmesinde aksine hüküm yok ise, çıkarılan hisse senetlerinin türü değiştirilebilir, yani nama yazılı hisse senedi hamiline ya da hamiline yazılı olan nama yazılı hisse senedine çevrilebilir. Ancak, nama yazılı senetlerin hamiline yazılı senetlere çevrilmesi için pay bedelinin tamamen ödenmiş olması gerekmektedir (TTK, m.410). Yasa, kuruluşta şirketin tescilinden önce ve sermaye artırımlarında "esas sermayenin artırılması keyfiyetinin tescilinden" önce çıkarılan hisse senetlerinin hükümsüz olacağını öngörmektedir (TTK, m.412, m.395). Yine, TTK'ya göre, hisse senetlerinin itibarî değerlerinin en az bir kuruş olması zorunludur (TTK, m.399/f.1).
Hisse senedinin şekline ilişkin kurallar ise, senet içeriğinde hangi bilgilere yer verileceğine ve senedin kimler tarafından imzalanacağına ilişkindir. TTK'ya göre, hamile yazılı hisse senetlerinde; "şirketin unvanına, esas sermaye miktarına, tescil tarihine, senedin nev'ine ve itibari kıymetine" yer verilmesi (TTK, m.413/f.1), nama yazılı hisse senetlerinde ise yukarıda sayılanlara ilave olarak "pay sahiplerinin ad ve soyadının, ikametgâhının, senet karşılığında ödenmiş olan miktarın" yazılı olması gerekmektedir. Kanun, nama yazılı hisse senetlerinin ayrıca şirketin pay senetleri defterine kaydedilmelerini de şart koşmaktadır(TTK, m.413/f.2). Yine, hisse senedinin geçerlilik kazanabilmesi için, senedin şirket adına imzaya yetkili olanlardan en az ikisi (yönetim kurulu başkanı ile yardımcısı yâda diğer bir yönetim kurulu üyesi) tarafından imzalanması zorunludur.
Görüldüğü üzere, hisse senedi çıkarılması, T.Ticaret Kanunu'nda oldukça teferruatlı düzenlenmiş ve senedin geçerlilik kazanabilmesi için birçok kural getirilmiştir. Ancak hemen belirtelim ki, TTK, bu kadar düzenlemeye karşılık, hisse senedi bastırılmasını şart koşmamıştır.
Bir başka deyişle, anonim şirketlerde ortaklık (pay sahipliği) sıfatının kazanılabilmesi için, hisse senedi bastırılması şart değildir. Çünkü hisse senedi çıkarılmamış olsa bile, anonim şirketin tescili ve tüzel kişilik kazanması ile birlikte pay sahipliği sıfatı doğmaktadır. Nitekim ülkemizdeki kapalı şirketlerin büyük bir kısmı -aile şirketi olmanın da etkisiyle- hisse senedi bastırmamaktadır.
Durum böyle iken, anonim şirketler neden hisse senedi bastıracaktır? Çünkü hisse senedi bastırılması, sahibine hatırı sayılır bir vergi avantajı sağlamaktadır. Zira iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin devrinden doğan değer artış kazancı, miktarı ne olursa olsun, gelir vergisine tabi olmamaktadır.
Oysa hisse senedi bastırılmamış ise, sağlanan değer artış kazancı anılan istisnadan yararlanamamaktadır. Daha açık ifade edebilmek bakımından bir örnek verelim: Hisse senedini en az iki yıl elinde bulunduran kişi, hisse devrinden 100 trilyon TL değer artış kazancı elde etse dahi vergi vermez iken, elinde basılı hisse senedi olmayan kişi, çıplak payının devrinden 50 bin TL değer artış kazancı elde etse dahi vergi ödeyecektir. Yani, hisse senedi denilen o sihirli belge, sahibine, bazen değeri trilyonları bulan bir vergi avantajı sağlamaktadır.
Peki, hisse senedi nerede ve nasıl bastırılacaktır? TTK'da hisse senetlerinde bulunması gerekli unsurlar belirtilmekle birlikte, hisse senedinin bastırılmasına ilişkin herhangi bir yöntem ya da bir güvenlik önlemi öngörülmemiştir. Bu itibarla, kanunda belirtilen zorunlu şekil şartlarını taşımaları koşuluyla, hisse senetlerinin, herhangi bir matbaada bastırılmaları mümkündür.
Bastırılacak bu hisse senetlerin geçerli olabilmesi için gerekli olan yegâne şey, şirketi temsil ve ilzama yetkili iki kişi tarafından imzalanmasıdır. Görüldüğü üzere, hisse senedi bastırmanın maliyeti yok denecek kadar azdır ve herhangi bir formalitesi de bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle, ilginç de olsa, binlerce ya da milyonlarca lira vergi ödeyip ödememe, maliyeti bir lira bile etmeyecek bir belgenin varlığına bakmaktadır. Buna rağmen, hisse senedi bastırıp bastırmama keyfiyeti şirketlerin takdirine kalmıştır.
kaynak: http://www.meslekisigortam.com/haber-2980-anonim-sirketler-neden-ve-nasil-hisse-senedi-bastirmalidir.html
|
Ticaret şirketlerinde pay kavramı şirket ortaklarının şirket sermayesine katılma oranını ve sermaye şirketlerinde ise sorumluluk nispetini ifade etmektedir. Ticaret şirketlerinde ortakların şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermayeyi gösteren noter onaylı şirket sözleşmesinin ticaret siciline tesciliyle birlikte pay kavramı da kendiliğinden doğmuş olmaktadır. Her ortak taahhüt ettiği payın esas sözleşmede yahut kanunda gösterilen asgari tutarını ödemekle ortaklık haklarından faydalanmaya başlayabilir. Ticaret şirketleri içerisinde pay kavramı asıl olarak Anonim Şirketler için büyük önem arz etmektedir. Şirketin yönetiminden genel kurulda alınan kararlara kadar her konuda pay kavramı ön plandadır.
Yine aynı şekilde hisse senedi bastırılması ve tedavülü olanağı da yalnızca Anonim Şirketlere tanınmış bir haktır. Her ne kadar A.Ş.lerde hisse senedi bu denli önemli bir rol oynasa da halen yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK A.Ş.lerde hisse senedi bastırılmasını bir zorunluluk olarak öngörmemektedir. Hemen belirtmek gerekir ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni TTK madde 486’ya göre bedelleri tamamen ödenen hamiline yazılı paylar için üç ay içinde pay senetlerinin bastırılarak sahiplerine şirket tarafından dağıtılması zorunludur. Mevcut TTK’da böyle bir zorunluluk bulunmamasına rağmen A.Ş.lerde hisse senedi veya bunlar bastırılıncaya kadar yerlerini tutmak üzere ilmühaber bastırılması bunlara sahip olanlar açısından çeşitli avantajlar taşımaktadır. İlmühaberler A.Ş. lerde hisse senetleri bastırılıncaya kadar bunların yerini tutmak üzere çıkarılan ve bastırılması herhangi bir resmi merasime tabi olmayan kâğıtlardır.
A.Ş.lerde hisse senedi veya ilmühaber bastırılmasının vergisel avantajlarına değinmeden önce yürürlükteki 6762 sayılı TTK’nın konuyla ilgili düzenlemelerine kısaca göz atmakta fayda bulunmaktadır. Belirttiğimiz üzere mevcut TTK hisse senedi veya ilmühaber bastırılmasıyla ilgili bir zorunluluk getirmemektedir. A.Ş.lerde hisse senedi veya bunların yerine geçmek üzere ilmühaber bastırılmasına karar verilmesi durumunda şu hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir:
TTK madde 409’a göre bedelleri tamamen ödenmemiş paylar için hamiline hisse senedi veya bunların yerini tutmak üzere hamiline ilmühaber çıkartılamaz. TTK madde 411’e göre nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere çıkarılan ilmühaberlerin de nama yazılı olarak çıkarılması gerekmektedir. Nama yazılı olan bu ilmühaberlerin devri de nama yazılı hisse senetlerinin devrine ilişkin hükümlere tabidir. Hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak üzere nama yazılı ilmühaber bastırılması durumunda bunların devri alacağın devri hakkındaki hükümlere göre gerçekleştirilir.
6762 sayılı TTK’da ilmühaberlerin taşıması gereken şekil şartları ile ilgili bir düzenleme mevcut değildir. Bununla birlikte TTK madde 413 hisse senetlerinin taşıması gereken şekil şartlarını belirtmiştir, kıyas yoluyla bu şekil şartlarının ilmühaberler için de geçerli olduğu kabul edilmektedir. Mevcut TTK ilmühaberlerin bastırılmasıyla ilgili sınırlı sayıda düzenleme içerdiği gibi ilmühaber bastırılması hakkındaki kararın A.Ş.nin hangi organı tarafından alınacağı konusunda herhangi bir hükme yer vermemektedir. Esas sözleşmede ilmühaber bastırılması yetkisi genel kurula tanınmışsa bu kararın genel kurul tarafından alınması zorunludur. Esas sözleşmede bu yönde bir madde bulunmaması veya bu yetkinin A.Ş.nin yönetim kuruluna tanınması durumundaysa yönetim kurulu kararı ile ilmühaber veya hisse senedi bastırılması mümkündür.
A.Ş.lerde yetkili organ tarafından ilmühaber bastırılmasına karar verildikten sonra bunların herhangi bir matbaada hatta bilgisayar ortamında bastırılması mümkündür. Herhangi bir tescil veya bildirim yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Pay durumlarını gösteren ilmühaberler bastırıldıktan sonra imza karşılığında şirket ortaklarına dağıtılabilir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu madde 80/4’e göre ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı kapsamında gelir vergisine tabidir. Aynı kanunun madde 80/1’e göre ise ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir. Gelir Vergisi Kanunun 80. maddesinin 1 ila 4. bentlerinin birlikte değerlendirilmesi durumunda gerçek kişilerin hisse senedine bağlı olmayan ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar değer artış kazancı kapsamında vergiye tabiyken, bu ortaklık haklarının veya hisselerinin hisse senedine bağlı olması durumunda ve bu hisse senetlerin tam mükellef kuruma ait olup iki yıldan fazla süreyle elde tutulması halinde bunların elden çıkarılma sından elde edilen kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunun 80. maddesinde açıkça görüleceği üzere hisse senedine bağlanmış olan ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar belli şartlar altında gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun madde 17/4-g uyarınca hisse senedi teslimleri KDV’den istisna edilmiştir.
Kanun maddelerinde sağlanan istisnalar her ne kadar hisse senedine bağlanmış ortaklık payları için belirtilmiş olsa dahi 232 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğ 5. bölüm uyarınca ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde de Gelir Vergisi Kanunun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiş, bu yönüyle vergilendirme açısından hisse senedi ile ilmühaberlerin elden çıkarılması arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır.
Şu ana kadar belirtmiş olduğumuz vergisel avantajlar gerçek kişilerin elindeki hisse senedine veya ilmühabere bağlanmış ortaklık payları için geçerli olanlardır. Kurumların elinde bulunan ortaklık paylarının devirleriyle ilgili vergisel düzenlemeler ise şu şekildedir:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu madde 5/1-e bendine göre kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleriyle aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetlerin satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kurumların aktifinde yer alan iştirak hisselerinin hisse senedine veya ilmühabere bağlı olup olmaması bunların elden çıkarılması durumunda kurumlar vergisi açısından herhangi bir fark yaratmamaktadır. Madde metninde de belirtildiği üzere kurumların aktifinde yer alan iştirak hisseleri ve sahip oldukları kurucu senetleri ister hisse senedi veya ilmühabere bağlı olsun ister bağlı olmasın aktife alındıkları tarihten itibaren iki tam yıl içerisinde elden çıkarılırlarsa bunlardan elde edilen kazancın tamamı kurumlar vergisine tabi olurken, aktife girdiği tarihten itibaren iki tam yıl geçtikten sonra satılmaları durumunda bunlardan elde edilen kazancın %75’lik bölümü vergiden müstesna tutulmuştur. Kurumların sahip oldukları iştirak hisseleri için hisse senedi veya ilmühaber bastırılması asıl KDV açısından önem arz etmektedir.
KDV Kanunu madde 17/4-r bendi uyarınca kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den istisna edilmiştir. Kurumların aktifinde kayıtlı bulunan ve herhangi bir hisse senedine veya ilmühabere bağlı olmayan iştirak hisselerinin devrinde KDV’den istisna tutulabilmeleri için bunların en az iki tam yıl süreyle aktifte bulundurulması gerekmektedir. Oysa aynı maddenin “r” bendi uyarınca hisse senetlerinin teslimi KDV’den istisna edilmiştir. Bu durumda kurumların aktifinde kayıtlı iştirak hisseleri için hisse senedi veya ilmühaber bastırılmışsa, bunlar aktife alındıktan bir ay sonra dahi devredilse KDV’den istisna tutulurken hisse senedi veya ilmühaber bastırılmamış olması durumunda KDV’den istisna edilebilmeleri için en az iki tam yıl süreyle aktifte tutulmaları gerekmektedir.
Kurumların aktiflerinde kayıtlı iştirak hisselerinin devrinde KDV hesaplansa da hesaplanmasa da bunların devri dolayısıyla fatura düzenlenmek zorundadır.
Anılan bu hükümler münasebetiyle A.Ş.lerin ortaklık paylarını gösteren hisse senetlerini veya bunlar bastırılıncaya kadar ilmühaberleri bastırarak ortaklarına dağıtmaları, ortakları açısından belirtmiş olduğumuz vergisel düzenlemeler kapsamında avantajlarına olacaktır.
Kaynak: www.MuhasebeTR.com |